İŞ YERİNDE PSİKOLOJİK TACİZ (MOBBİNG)

(SGK)Mobbingin (iş yerinde sistematik psikolojik taciz) önlenmesine dair usul ve esaslarDün iş yerinde yaşadığım sıkıntıları anlattığım bu yazıdan sonra beni bir merak sardı. Bu ve benzer sorunları yaşayan tek ben değilim, başkaları ne yapıyor böyle durumlarda, herkes benim gibi sineye çekip sabretme yoluna mı gidiyor, yoksa kanuni olarak yapılacak birşeyler, ya da haklarından feragat etmeden işi bırakmak için bir hakkımız var mı diye bi araştırayım dedim. Bir de ne göreyim? Benim gibi hatta benden daha beter durumda olan bir sürü insan varmış. Bu durumun adına da iş yerinde psikolojik taciz, diğer bir adıyla da mobbing deniyormuş. Psikolojik taciz tabirini duyunca aydınlanıverdim. Gerçekten yaşadığım durumu tam olarak tarif eden bir kavram olmuş. Tacizin fiziksel olanı oluyor da insanın ruhuna, beynine, duygularına karşı olanı neden olmasın. Bal gibi de oluyor valla. Adını da psikolojik taciz diye koymuşlar tam da olmuş.


İşyerinde psikolojik tacize uğruyor musunuz?İş yerinde Psikolojik taciz, bir veya birkaç kişi tarafından bir kişiye yönelik, nedeni düşünce ve inanç farklılığından, kıskançlık ve cinsiyet ayrımına kadar çok farklı fiillerle icra edilebilen, sistematik biçimde düşmanca ve ahlak dışı bir iletişim izlenerek ortaya çıkan bir nevi psikolojik terör olarak tanımlanıyor.
Bir iş yerinde psikolojik taciz uygulandığının belirtileri en çok şu şekillerde görülebiliyor.
-İşçinin, iş arkadaşları ile problemlerin artması,
-kişi geldiğinde konuşmaların kesilmesi,
-işyerinde gelişen önemli gelişmelerin dışında bırakılması,
-hakkında söylentiler çıkarılması,
-kendisine yetenek ve becerilerin çok altında veya uzmanlık alanına girmeyen alt işler verilmesi,
-her yaptığı işin yoğun bir biçimde izlenmesi,
-işe gidiş geliş saatlerinin, telefon konuşmalarının, dinlenme zamanı olan çay, kahve zamanlarının ayrıntılı kontrol edilmesi,
-sürekli olarak eleştirilmesi,
-taleplere yanıt alamaması,
-kontrol dışı tepki için provake ve tahrik edilmesi,
-özel kutlama ve sosyal etkinliklere kasıtlı olarak davet edilmemesi,
-dış görünüş ve giyim tarzıyla sürekli alay edilmesi,
-önerilerin sebepsiz olarak reddedilmesi şeklinde sayılabilir.
Burada amaç şudur, İŞÇİNİN ÇALIŞMA ORTAMINI KATLANILMAZ BİR DURUMA GETİRMEK SURETİYLE İŞÇİYİ YILDIRMAK VE İŞÇİNİN KENDİ İSTEĞİ İLE İŞTEN AYRILMASI SAĞLAMAK

İş yerlerinde psikolojik tacize uğrayan bazı kişilerin, bu konuda araştırma yaparak, haklarını aramaları sonucunda, çalışan lehine sonuçlanmış davalar olmuş ülkemizde.  Ve sonuç olarak psikolojik taciz, Türk Hukuku bakımından, İşverenin gözetme ve eşit davranma sorumluluğunun ihlali olarak ortaya çıkmıştır.

 İşyerinde psikolojik tacize muhatap olan işçi, iş sözleşmesini 4857 sayılı İş Kanunu 24/II madde hükmü uyarınca derhal feshedebilir. Yasanın bu maddesi ise işverenin, işçiye karşı iyiniyet ve ahlak kurallarına aykırı hareketleri nedeniyle işçinin derhal fesih hakkını veren maddedir. Ayrıca manevi tacize uğrayan işçi, taciz devam ettiği sürece iş yapmaktan kaçınabilir. Ayrıca işçi, işçi alacaklarının yanı sıra işverenden psikolojik taciz nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararları da ayrıca talep edebilir.

Peki İşyerinde psikolojik tacize uğrayan işçi hakkını nasıl arayacak? www.ismagdurları.org. da bu konu ile ilgili detaylı bilgi var. Özetle, tacize uğrayan çalışan, işverenine noter kanalıyla ihtar çekerek “kendisine yapılan psikolojik baskı ve yıldırma hareketlerinin son bulmasını aksi halde yasal yollara başvuracağını” ihtar etmeli. İhtara rağmen işveren, baskıya devam ediyor, ya da önlenmesi ve işçisini korumak için önlem almıyorsa,  işçi istifa etmek yerine 4857 sayılı İş Kanunu 24-II e (işverenin iyiniyet, ahlak ve dürüstlük kuralına aykırı davranışları) uyarınca iş akdini tek taraflı olarak feshedebilir, fesihten itibaren çalıştığı işyerinin veya işverenin ana merkezinde bulunan İş Mahkemesinde alacak davası açarak haklarını alabilir.

Görülüyor ki çalışan bilinçli olursa, bir çok işverenin yaptığı, işçiyi bezdirip, yıldırıp, haklarını almadan istifaya zorlama çabası, dönüp dolaşıp kendilerine büyük maliyetlerle geri dönecektir. Çalışana başka bir çalışan tarafından psikolojik tacizde bulunuluyorsa, bunun ispatlanması halinde hem tacizci çalışan hem de işveren ceza alabiliyor.

Tabiiki bunların olması ve tacizlerin önlenebilmesi için çalışanların bilinçlenmesi gerekiyor. 19 Mart 2011 tarihli resmi gazetede Başbakanlık bir genelge yayınlamış bu konuda.  İlgilenenler buradan okuyabilirler. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından da,  Mobbingin (İş Yerinde Sistematik Psikolojik Taciz) Önlenmesine Dair Usul Ve Esaslar yayınlanmıştır. Bu konuyla ilgili detayları da buradan okuyabilirsiniz. Ayrıca www.ismagdurlari.org adresinde tüm çalışanların bilmesi gereken çok önemli bilgiler var.

Bazen çalışanların, bazen de işverenlerin bir çalışana karşı uyguladıkları ,sindirme, yıldırma, bezdirme yoluyla haklarını almadan işten kendi isteğiyle ayrılması için yapılan psikolojik taciz maalesef oldukça sık karşılaşılan bir durum. Bunları okuduktan sonra ben de şöyle bir hafızamı yokladım ve böyle kötü muameleye maruz kalmış kişiler hatırladım geçmişten. Oysa ki bu kişiler haklarını bilselerdi eminim zararlı çıkan kendilerine o kötü muameleleri yapanlar olacaktı, yazıkki bilgisizliklerinin kurbanı oldular. Bu yazının benzer durumda olanlara faydalı olmasını diliyorum. Ama asıl dileğim, psikolojik tacizin belki de en hafiflerinden birini yaşayan biri olarak, kimsenin başına böyle şeyler gelmemesi tabiiki, Herkesin onurlı yaşama ve çalışma hakkı vardır, öyle değil mi? Sevgiyle huzurla kalın...

Yorumlar

  1. Son açtığım işçi davalarının hemen hepsinde bir kısım ebeplerin yanında yargıtay kararları ile sabit mobbinge de dayandım, kanunda mobbing diye bir uygulama yok elbette, işverenin eşit davranma yükümlülüğü buna karşılık geliyor. Ancak psikolojik baskı her ne kadar düzenlemelerle kendine yer bulsa da maalesef ispatı son derece zor. Bu durum en iyi tanıkla ispat edilir ancak gösterilecek tanıkların aynı işyerinden olacağı düşünülürse, işini kaybetme korkusu yaşayanların tanıklığı biraz zor oluyor. Alacak davasını her şekilde kazanırsınız ancak sonuçlanan davalarda çok istisnalar hariç maalesef mobbinge dayanılmıyor. İhtar çekmek zaten alacaklara kavuşmanın birinci şartıdır, o olmadan dava açmanın anlamı da yoktur. Ancak haklı sebebe dayanıyorum diyerek işten ayrılmanız işverenin otomatikman devamsızlıktan sözleşmenizi feshetmesi sonucunu doğurur. Tavsiyem Türkiye gibi hassas(!) bir ülkede psikolojik nedenlere dyanmadan önce elinizde işten ayrılmayı gerektirecek daha somut deliller bulundurmanız. Yasalaşmayan bir duruma güvenerek işten ayrılmayın, zaten bu şekilde sorun yaşanan yerlerde illa ki daha gözle görülür sebepler vardır. Sevgiler:)

    YanıtlaSil
  2. Bahar hanım katkınız ve tavsiyeniz için çok teşekkürler. Dediğiniz gibi bu konuda şahit göstermek çok zor, çalışanların işini kaybetme korkusu ya da benzer davranışlara maruz alma endişesi bunu çok zorlaştırıyor. Hele benimki gibi bir işyerinde daha da zor çünü çalışanların tamamına yakını birbiriyle akrabalık ya da komşuluk ilişkisi içinde, Geri kalan birkaç kişi de zaten birbirimizi işe geliş gidiş esnasında gördüğümüz kişiler.
    Bu nedenle ben de mobbingi kanıtlama şansım çok düşük olduğu için bunu sebep olarak gösterip işten ayrılmayı düşünmüyorum, fakat dediğiniz gibi başka gözle görülür sebepler tabiiki var. Eğer bu şekilde işverenimin konuyla ilgili yaklaşımı değişmezse kullanabileceğimi düşünüyorum. Ayrıca gerçek ücretimin resmi olarak beyan edilenle aynı olmadığı da bariz şekilde ortada. İş yerindeki görevim gereği asgari ücretle çalışmam mantıklı değil, işverenime yılda iki defa bu konuda talebimi belirtmeme rağmen reddediliyorum. Okuduklarımı yanlış anlamadıysam bu da haklı olarak işten ayrılmam için bir sebep olabiliyor. Bunun ispatı da benim için zor değil.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder