Son günlerde zamanla yarışıyorum adeta. İşlerimin yoğunluğu biryandan, ekstra çıkan işler bir yandan, beklenmedik, dış kaynaklı aksilikler de ekleniverince, kısacık güne nasıl sığdıracağım derken bir bakıyorum akşam oluvermiş. Giden gün ömürden gidiyor derler ya, aynen öyle, göz açıp kapayıncaya kadar geçiveriyor saatler, günler, ömür....   Yok mu yavaşlatmanın bir yolu?
Zaman değerli, onu kullanmayı bilmek lazım. Bununla ilgili çok sevdiğim kısa bir akıl öyküsünü paylaşmak istedim sizlerle. Ben hayatımdaki büyük taşların neler olduğunu biliyorum. Bakalım sizinkiler nelermiş?
Zaman değerli, onu kullanmayı bilmek lazım. Bununla ilgili çok sevdiğim kısa bir akıl öyküsünü paylaşmak istedim sizlerle. Ben hayatımdaki büyük taşların neler olduğunu biliyorum. Bakalım sizinkiler nelermiş?
    ...................................................................................  
BÜYÜK TAŞLAR ve KÜÇÜK TAŞLARZamanın verimli  kullanımı hakkında düzenlenen kurslardan biriydi. Her biri bir iş sahibi olan  öğrencilerine pratik bir ders vermeyi düşünen öğretmen, masanın üzerine kocaman  bir kavanoz koydu. Sonra, bir torbadan irice kaya parçaları çıkardı, dikkatlice  üst üste koyarak kavanozun içine yerleştirdi. Kavanozda taş parçaları için yer  kalmayınca, sınıfa sordu:
“Kavanoz doldu  mu?”
Sınıftaki herkes :  “Evet, doldu.” cevabını verdi.
“Demek doldu.” dedi  öğretmen. Hemen eğilip bir kova küçük çakıl taşı çıkarıp kavanozun tepesine  boşalttı. Sonra kavanozu eline alıp salladı. Böylece, küçük parçalar büyük  taşların sağına soluna yerleştiler.
Öğretmen, yeniden  sordu:
“Şimdi kavanoz doldu  mu?”
İşin sanıldığı kadar  basit olmadığını sezmiş öğrenciler, bu kez:
“Hayır, tam da dolmuş  sayılmaz.”
Öğretmen : ”Doğru”  diyerek masanın altından çıkardığı kum torbasını kavanozun üzerine boşaltmış.  Kum tanecikleri taşların arasındaki boşlukları doldurmuş.
Ve yeniden sınıfa  sormuş:
“Kavanoz doldu  mu?”
Yine : “Hayır, dolmadı  “cevabını almış.
Yeniden: “Doğru” demiş  öğretmen ve bir sürahi su çıkarıp kavanozun içine dökmeye başlamış. Kavanoz  artık dolmuş ve iş ‘kıssadan hisseye ‘ kalmış.
Öğretmenin: ”Bu  gördüklerinizden nasıl bir ders çıkardınız?” sorusuna , öğrenciler şu karşılığı  vermiş: ”Günlük iş programımız ne kadar yoğun olursa olsun, her zaman yeni işler  için zaman bulabiliriz.”
Bu yabana atılır bir  ders değildi ama öğretmenin vermek istediği ‘asıl ders’ bu değildi.
Öğretmen çıkarılması  gereken asıl dersi şöyle açıkladı:
Eğer büyük taş  parçalarını baştan kavanoza koymazsanız, daha sonra asla  koyamazsınız.”
“Düşünün bakalım:  Hayatınızdaki büyük taş parçaları hangileridir? İlk iş olarak kavanoza onları  koyuyor musunuz? Yoksa kavanozu kumlarla ve suyla doldurup büyük parçaları  dışarı da mı bırakıyorsunuz?”
 
GÜZEL PAYLAŞIM İÇİN TEŞEKKÜRLER.
YanıtlaSilher akşam servise binerken " ohhh bugün de bitti çok şükür " diyorum ama ömrümden 1 gün daha bitiyor beni hiç tatmin etmeden...
YanıtlaSilMÜJDE dedi ki...
YanıtlaSilGÜZEL PAYLAŞIM İÇİN TEŞEKKÜRLER.
Rica ederim, ilginiz için ben teşekkür ederim.
Aah ah Gülçinim, Vallahi insan yaş ilerledikçe daha çok acıyor galiba geçen zamana,Bu tempoyla bir otuzbeş yıl daha yaşama garantisi verse birisi bana çok az değilmi derim şimdi:(
YanıtlaSil